Rahman’ın Fiili: Su Döngüsü

Özet
:
Fen bilgisi derslerinde anlatılan su döngüsü, sadece tabiat olayı değildir. Buharın yükselmesi, bulutların taşınması ve yağmurun ölçülü şekilde inmesi; Rahman’ın rahmet elçisi olan damlaların dilidir. Her damla, ‘Tesadüf değilim, Rabbimin hediyesiyim’ der.

Su Döngüsü

 

Fen Açıklaması:

Güneşin ısısıyla sular buharlaşır, göğe yükselir, bulut olur, sonra yağmur, kar, dolu olarak yere iner. Buna “su döngüsü” denir.

 

İmanî Temellendirme:

Bu döngü tesadüfe verilemez. Çünkü:

 

Buharlaşan suyun her damlası, milyonlarca kilometrelik havada kaybolmadan, düzenli şekilde toplanıyor.

 

Bulutlar, rüzgârla ihtiyaç olan yerlere sevk ediliyor. Çöle değil de, ekinlere rahmet oluyor.

 

Yağmur, “birden bire sel gibi” değil, tane tane, ölçülü, toprağı yeşertecek şekilde indiriliyor.

 

Bu derece hikmetli, ölçülü, rahmetli bir iş, kör tabiatın işi olamaz. Çünkü tabiat dediğimiz şey; cansız, şuursuz, kuvvetsiz bir perdedir. Kör tabiat; ölçüyü, adaleti, ihtiyacı bilemez. Ama yağmurun her damlası ihtiyaca göre gönderiliyor. Demek ki yağmur, Rahman’ın rahmet elçisidir.

 

Ezber Cümle:

“Her damla ‘Ben tesadüf değilim, Rahman’ın rahmet hediyesiyim’ der.”

 

2. Hava ve Rüzgâr

 

Fen Açıklaması:

Hava; oksijen, azot, karbondioksit ve su buharından oluşur. Rüzgâr ise, basınç farkından dolayı havanın hareketidir. Canlıların yaşaması için zaruridir.

 

İmanî Temellendirme:

Hava tesadüf olamaz. Çünkü:

 

İçindeki gazlar, her canlının ihtiyacına göre tam ölçüde karıştırılmıştır. Biraz fazla oksijen olsa yanarız, biraz eksik olsa boğuluruz.

 

Havanın dalgalarıyla sesimiz taşınır. Oksijen ciğerimize, karbondioksit ağaca gider. Bu düzen, bütün canlıların ortak hayatını tanzim ediyor. Kör tabiat, bu ölçüyü, bu dengeyi bilemez.

 

Rüzgâr, tarlaları döllüyor, bulutları taşıyor. Oysa rüzgâr şuursuz esiyor gibi görünür. Demek ki onu yönlendiren Hakîm-i Mutlaktır.

 

Ezber Cümle:

“Her esinti ‘Ben şuursuz esmem; Rahman’ın emriyle hizmet ederim’ der.”

 

3. Toprak ve Bitkiler

 

Fen Açıklaması:

Toprakta mineraller ve canlılar bulunur. Tohumlar toprağa ekildiğinde, su ve ışıkla büyüyerek bitkilere dönüşür.

 

İmanî Temellendirme:

Toprak, tesadüf olamaz. Çünkü:

 

Aynı toprakta, aynı suyla, aynı güneşle binlerce farklı çiçek, meyve, sebze yetişiyor. Domatesle gülün tohumu yan yana düşse, her biri kendi rengi, kokusu, tadı ile çıkıyor. Kör tabiatın, şuursuz toprağın içinden bu hikmetli çeşitlilik çıkamaz.

 

Her tohumun programı, küçücük bir çekirdeğe yazılmış. Çekirdeğin içinde ağaç yok; o halde bu programı yazan Alîm-i Mutlaktır.

 

Toprağın kendisi yiyemez, koklayamaz, göremez. Oysa içinde çıkan nimetler tam bizim ihtiyaçlarımıza göre hazırlanmış. Demek ki toprak bir perde, asıl fiil Rezzâk-ı Kerîmindir.

 

Ezber Cümle:

“Her fidan ‘Ben toprağın işi değilim, Rezzâk-ı Rahîm’in eseriyim’ der.”

 

 

Resim
X